27 Aralık 2015 Pazar

Burgaz Ada - Sait Faik Müze Evi


Bahardan çalınmış bir kış günde  Burgaz ada..


Ada 'ya gelenlere ilk hoşgeldin  merhabası Sait Usta 'dan....


Ve beyaz badanalı ev...
 Sen İstanbul’dasın diye memnun ağaçlar
Sen varsın diye insanlar iyi
Böcekler yeşil yeşil
Karıncalar sevimli
Çiçekler burcu burcu
Kime söyleyebilirim senden başka
Denizin mavisini
Dondurmacının kutusunu
Çamların sesini.
Kime açarım senden başka
Gül bahçeden
Kim anlar kağıt helvalarının hikâyesinden
Kim iki kahvede saadeti kilitlemiştir
Kim sever o ince minareyi, Yüksekkaldırım’ ı,
Çingeneleri
Alnı Hülyalım
Önümden insanlar geçiyor
Tanıyorum hepsini
Ama kim bunlar
Niçin koşuyorlar şehre
Bu yüzlerdeki rahatlık neden..
Ben mesutken bile rahat değilim.
Sait Faik Abasıyanık
Varlık, Kasım 1965










“Günlerden pazartesi. Yine vapurun alt kamarasındayım. Yine hava karlı. Yine İstanbul çirkin. İstanbul mu? İstanbul çirkin şehir. Pis şehir. Hele yağmurlu günlerde. Başka günler güzel mi, değil; güzel değil. Başka günler de köprüsü balgamlıdır. Yan sokakları çamurludur, molozludur. Geceleri kusmukludur. Evler güneşe sırtını çevirmiştir. Sokaklar dardır. Esnafı gaddardır. Zengini lakayttır. İnsanlar her yerde böyle. Yaldızlı karyolalarda çift yatanlar bile tek.
Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor.” 
― Sait Faik AbasıyanıkAlemdağ'da Var Bir Yılan




14 Mayıs 2015 Perşembe

2015 YILI NAKIŞ KURSU YIL SONU SERGİMİZ

Otuz yıl önce başlanıp otuz yıl sonra biten çok sevdiğim nakış örtüm...

Yeşile tutkum ;yaprak yaprak...

Kırmızı karanfil ,mor lale sevdiğim çicekler...

Arkadaşımın kırmızıları...

Arkadaşımın gümüş tel kırma işi...

Genel Görünüm....

Arkadaşımın Antep İşi...





















2 Şubat 2015 Pazartesi

BİR DEMET ANEMON


Çocukluk anılarım arasında kış aylarının ortalarında dağ bayır koştuğumuz günlerde kırmızı lale toplamalarımız hiç unutulmaz.Mor lale bulunmazdı bizim yaşadığımız, gezdiğimiz dağlarda.Pazarlarda görürdüm mor laleleri ,hayran hayran seyrederdim.Mor sevgim yıllar yıllar sonra çok daha netleşti ,yakın çevrem mor rengi görünce beni anımsar genellikle ,öyle bir sevgi işte...


Mitolojide hemen her çiceğin bir öyküsü var ,anemonun öyküsü de böyle:
Aşk tanrıçası Afrodit ile fani Adonis birbirlerine aşık olurlar. Adonis bir gün ormanda avlanırken, Afrodit’in eski sevgilisi Ares ile karşılaşır. Adonis, Afrodit’in bir ölümlüye olan aşkını kıskanan Savaş Tanrısı Ares tarafından ormanda vurulur. Afrodit yetişene kadar Adonis ölür. Afrodit düzenlediği bir törenle sevgilisi Adonis’in vücudunu güzel kokularla ovalar ve onu kucaklayıp ölüler diyarına götürür. Bu esnada Adonis’in kan damlaları ile güzel kokular birbirine karışır ve yeryüzüne dökülerek birer çiçeğe dönüşürler. O zamandan beri bu çiçeğe Afrodit ile Adonis’in aşkı anısına Anemon denmiş...


 Yolunuz Ege 'ye düşerse ,Bodrum 'a doğru yol alıyorsanız Beşparmak dağları eteklerinde ,Bafa Gölü kıyılarında bol bol bulabilirsiniz.Kış ortasında size mor mor gülümserler...

Diğer mitolojik öykü
ANEMONLAR 
Adonis'ti adı.
Yakışıklı mı, yakışıklı..
Ölümlülerin en güzeliydi..
Tanrıçaları peşinden sürüklerdi..
Aphrodite ve Persephone fena tutkundu ona..
Kör aşıktılar..
Paylaşamıyorlardı..
Hergün onun için kavga ediyorlardı..
Hergün "saç saça baş başa"ydılar..
Diğer tanrılar ve tanrıçalar huzursuz olmuştu..
Sonunda tanrıların başı Zeus girdi devreye..
Önce Persephone'ı dinledi..
Sonra Aphrodite'i..
En son ölümlü Adonis'i..
Ve kararını verdi..
Paylaşılamayan Adonis yılın dört ayını Persephone ile, dört ayını Aphrodite ile geçirecekti..
Kalan dört ayda ise yeraltına inecek, dilediği gibi yaşayacaktı..
İlkbahar ile birlikte tekrar yeryüzüne çıkacaktı..
Zeus böyle karar vermişti..
Adonis kalan dört ayında Aphrodite ile yaşamayı seçti..
Persephone kıskançlıktan delirdi..
Gözü dönmüştü..
Birgün tanrıların dağı Spilos'ta(Spil) Adonis'in üzerine bir yaban domuzu saldı..
Domuz Adonis'i fena yaraladı..
Aphrodite koştu yardımına..
Kucakladı..
Ama kısa sürede öldü Adonis..
Aphrodite gözyaşlarına boğuldu..
Kucağında Adonis'in ölü bedeniyle koşarken, ayağına bir diken battı..
Adonis'in kasığından sızan kan, Aphrodite'nin ayağından akan kan ile birleşti..
İki damla kanın toprağa düştüğü yerde bir çicek yeşerdi..
Yunan mitolojisinde Anemon dediler o çiceğe..
Aphrodite ve Adonis anısına..
Bizde "Manisa Lalesi" denir..
Ya da dağ lalesi..
O gün bugün ilkbaharda dağlar Anemon ile süslenir.
Anemonlar toprağın ve bitkilerin yeniden canlanışını müjdeler..

Yunan Mitolojisinde Anemon yeniden canlanışın simgesi.

Yeniden canlanıştır..
Adı, Sümerce Nisannu kelimesinden türemiştir..
Taze mahsul, turfanda anlamına gelir..


Arzu Sarıyer

27 Ocak 2015 Salı

Bafa Gölü ,Beşparmak Dağları,Bir Kış Günü



Bafa Gölü kıyıcığında Beşparmak dağlarına yaslanmış antik bir kent Heraklia ,MÖ önce görkemli bir liman kenti imiş.Ne olduysa Büyük Menderes Nehri'den olmuş ,kilometrelerce ötelerden getirdiği taşı toprağı yığmış Beşparmak dağlarının arasındaki dar koylara .Yığmışta yığımış bir de bakmışlar deniz uzaklaşmış git gide ve sonunda olan olmuş küçücük Bafa Gölü doğmuş geriye kalan Ege koylarında.En son Büyük İskender'in küçük krallığı hüküm sürüyormuş ,onlar da MS ilk yıllarında denizden uzaklaşmalara dayanamayıp yok olmaya mahkum olmuşlar.Antik kent kalıntıları üzerinde bugün Kapıkırı adında güzel bir köy var.

Bafa gölünü ilk kez ortaokul yıllarımda okul gezisinde görmüştüm ,sonra uzun yıllar çok yakınında yazlık komşusu oldum.Güllük Bodrum  gidiş dönüşlerimizde dinlenme yeri idi.Yol üzerinde dinlenme tesislerinde göle bakar geçerdik.Nedense o yıllarda karşı kıyılarını görmeyi akıl edememişim.Beşpamak dağlarını da uzaktan seyretmişim...Bakmaya doyamadığım görselleri yıllar sonra bir doğa gezi grubu ile" gitmiş,görmüş,gezmiş" olmanın mutluluğunu yaşıyorum...

Bafa Gölü eskisi kadar masmavi olmasa da bozbulanık suları ile yine de güzel...Beşparmak dağlarının eteklerinde ,patikalarında yürümek başka güzel.Taşlardan seke seke...Zümrüt yeşil zeytin ağaçlarına selam vere vere ...Bir gün önce yağmış yağmur damlalarının oluşturduğu gölcüklerin üzrerinden hoplaya zıplaya atlaya atlaya...Erken bahara merhaba demiş papatyalara göz kırpa kıpa...Mis kokulu nergisleri koklaya koklaya...Ve (hayatımda ilk kez) mor lale "anemon" toplaya toplaya. Ve de doğa dostu dostlarla konuşa konuşa ...



Arzu Sarıyer 25.01.2015

1 Ocak 2015 Perşembe

MERHABA 2015





   Umutların hep var olduğu ,iyilerle kötülerin savaşında iyilerin galip geldiği ,emeğin  değerinin bilindiği,güzelliklerin görülebildiği ,sağlıklı ve mutlu yıllar olsun...Sevgilerle dolu dolu olsun...Dostluğa selam olsun...


    Dostların dördüncü benim üçüncü yılımda portakal kahve likör dostluğu ve kardeşliği ,onlarca dost aynı tadı dünyanın hemen her köşesinden yudumladı dostluğun sevgisiyle...TEŞEKKÜRLER
http://bestebonnard.blogspot.com.tr/2011/12/noel-hazirliklari-hayallerportakal.html